Saturday, November 19, 2011

En İyi Roman'dan Çok Hoş Bir Bölüm (Gülelim ve düşünelim)

Kapı çaldı bir an. Durakladılar ve birbirlerine baktılar. Yüzlerindeki gülümseme biraz ekşimiş gibiydi. Kapıda kötü haber var düşüncesiyle değil, sabahtan beri süregelen o mutluluk ve neşe dolu ortamın biran sekteye uğraması onları rahatsız etmişti. Kerim kapıya doğru yöneldi. Kapının zili daha hızlı çalmaya hatta tekmelenmeye başlamıştı. Gül’ün o mutluluk saçan gözleri biran dehşete düşmüş gibiydi. Kerim sakin ol tarzında elinle işarette bulundu fakat karısına o işareti yaparken kendisi de ondan farklı değildi. Hiç soğukkanlılığını bozmamış gibi yaptı ve kapının dürbününden dışarı baktı.
“Dışarıda kim var biliyor musun, bizim komşu Semih’in küçük oğlu Hakan. Ne istiyor ki bu velet bir bakalım.” Dedi gülümseyerek. Kapıyı açtı Kerim ve Hakan’la sohbet etmeye başladı. O sırada Gül kendine gelmeye çalışıyor aklına getirdiği bin bir türlü hali silmeye çalışıyordu. Kerim Hakan’la gittiği yerden geri gelmiş ve kahkahalar atıyordu.
“Biliyor musun bu bizim Hakan ne yapmış. Annesini kızdırmış annesi de buna seni döveceğim falan demiş herhalde korkutsun diye. Sonra bizimki de korkup kapının üzerinden anahtarı almış annesini içeride kilitlemiş. Sonra da ne yapsın beğenirsin, o anahtarı kömürlüğün içine atmış. E tabi annesi de kapıya vurup duruyormuş Hakan aç şu kapıyı diye. Ufaklık açmayacağım işte sen beni döveceksin biliyorum demiş durmuş. “
“İyi de şimdi bize niye gelmiş Hakan onu anlamadım.”
“İşte benim gülmekten yarıldığım yer orası ya. Bizimkinin tuvaleti gelmiş tutmuş tutmuş ama artık son raddeye gelmiş herhalde ki bize geldi. Bana da “Kerim amca ben annemi evde kilitledim anahtarı da kömürlüğe attım alsana çabuk altıma yapacağım yoksa”dedi.”